Dağlar mı ne
Omuzlarımda hoşça kal sedası
Bir yük,
Yüreğimdeki güç /emanet/ gülüşlerim
Amentüsü çalınmış sevdanın
Gömülmemiş ölüye mirasıdır…
Nefes alış verişlerce acıyan.
Perdeleri sıyrılmış oda
Bomboş bir ev
Ümitle beklenen kapı
Ve gelmeyen sevgili
Ardında hoşça kal sedası kara kelam
Ey sevgili
Ayakların ak zambakları eziyor gibi
Gidişin
Adımladıkça uzaklara
Uzaklardan… uzaklara
Yürek suyuyla açmış.
Eflatun gülüşlerinide aldınmı yanına
Somurtmalarını olsun bırakmadınmı
Bin bir umut sokağında
İzindemi kalmadı kaldırımlarda…
Hoşça kal sedası bir ses
Omuzlarımda gül destesi
dağlarmı ne,
yaşanmışlıklarca ihtiyar
gözlerim dalıp gitmiş
birazdan gelecekmişsin gibi…
biliyorum,
yutkunmalarıma takılacak sözlerim
külün nasıl yandığını anlatamayacağım sana
gönlümü savuramayacağım ayaklarına
kaldırımlara söyleyeceğim yine
/dinle!
Sarsılma…
Ses katma şahitliğine,
Hüzne boyama rengini
Allah aşkına
Üstünde yürüyen, incinir/
sonra
aramızda zemheri… demir kapı
üşümeyi unuttum…
bin bir ümit sokağı
teker teker kapanan kepenkler
camına vuran her yağmur damlası
gözlerimde yoğunlaşmış bulutların
feryadı…
dostum diyen bir ses
perdeleri sıyrılmış oda
‘babacandan kiralık’
Gözlüklü bir adam
gitti diyor,gitti…
kavilleşmediydik belki ama
akşam sefalarından kokular süzdüydüm
koynuna taşımaya,
gül dalı bir tarak yaptım
/ellerimle/
saçlarını taramaya…
bin bir umut sokağı
avuçlarım terli,kalbim emanet
gelirsen eğer
söyleyeceğim sana
Kirpiklerimi nereye sakladığımı. _-_-AnTaR-_-_